10 Kasım 2013 Pazar

Olumlu Düşünce İnsanlara Neler Kazandırabilir

   Toplumumuzda insanların çoğunluğu olumsuz düşünüyor.  Örneğin insanlarla konuştuğumuzda, devletler arasında çatışma ve savaşların olduğunu, bireysel ilişkilerde de haksızlıkların hüküm sürdüğünü söylüyorlar. Yine sokağa çıktığımızda, yolda yürüyen insanların büyük bir kısmının, suratlarının asık olduğunu ve adeta patlamaya hazır bir bombayı andırdıklarını görüyoruz. Jack Ensaign Addington % 100 Düşünce Gücü adlı eserde bu konuda şunları yazar: "İnsanlar sürekli olarak kendilerini başkaları ile karşılaştırarak kendilerini küçümserler. İnsanın en büyük düşmanı yine kendisidir. Olumsuz düşünceler sayılamayacak kadar çoktur: Bencillik, gurur, benlik davası, sürekli kendini haklı görme saplantısı, kıskançlık, kendine acıma, kin, hile, kendini suçlama, çekememezlik, güvensizlik, sürekli eleştirel davranma, nefret, çaresizlik, düşmanlık vb"
   Türkiye'de kitle iletişim araçlarına baktığımızda, bunların çoğunluğunun sabahtan akşama kadar olumsuz duygu ve düşünce yaydıklarını görürüz. Örneğin "Biz adam olmayız, öldük, bittik, mahvolduk. AB ve ABD gelse de bizi kurtarsa vs" Elbette bunlar kendiliğinden olan şeyler değildir; çünkü doğada tesadüfe yer yoktur, her olayın mutlaka bir sebebi vardır. Sadece Türkiye'de değil bütün dünyada,  birkaç istisna dışında, özel TV kanalları çok uluslu şirketlerin maddi destek ve güdümündedir. Çünkü bunlar vasıtasıyla psikolojik savaş yapılarak ülkeler, siyasal ve ekonomik olarak çökertilip sömürgeleştirilmek istenmektedir.
   Çocuklar başlangıçta Tanrı'nın bir lütfu olarak dünyaya güven duygusu ve yaşama azmi ile gelirler. Fakat yapılan araştırmalar, ilköğretim 4.sınıfa gelen çocukların, kendilerine olan güven duygusunun % 80-85'ini kaybettiklerini gösteriyor. Gerçekten çoğumuz, bizi teşvik ve takdir etmeyen, sürekli eleştiren ve yasaklayan ailelerden geliyoruz yani eksiklik, yetersizlik duyguları ve aşağılık kompleksi ile yetiştiriliyoruz.
   Aksine ben, olumsuz düşüncelerin eğitim vasıtasıyla yok edilip yerine olumlu düşüncelerin konulabileceğine ve bunu yaptığımız zaman bireylerin yaşamında mucizeler yaratabileceğine inanıyorum. Nitekim Marks Twain: "Eğitimin yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Kötü ahlakı iyiye çevirir, kötü ilkeleri yok edip iyilerini yaratır, insanı melek düzeyine yükseltir. " demiştir.
   Anthony Robbins' e göre kafamızdaki olumsuz düşünceler, bahçedeki yabani otlara benzer, onlara kızmak yerine her gün onları temizlemeliyiz. Kendisi bir hekim olan Pozitif Düşünce adlı kitabın yazarı Dr Freitag diyor ki:"Sürekli sorun çıkacağını düşünmek, bir çeşit onları davet etmektir. İnançsız hastalar, şifa bulmak için bir doktordan diğerine savrulurlar. Ben hasta olup hastaneye yatıncaya kadar bunda kusurum olduğunu düşünmemiştim. Gerçi doktorlar da sütten çıkmış ak kaşık değillerdir. "
   Eğer zihnimizi olumlu düşüncelerle doldurursak o bize sağlık, başarı, sevinç ve mutluluk olarak geri döner. Iki grup hasta üzerinde hiçbir etkisi olmayan bir  kimyasal madde ile bir deney yapılıyor. Bir gruba deniliyor ki,"Bu ilaç çok etkilidir ve bu hastalığı tedavi eder. Bu grup üzerinde % 70 civarında tedavi sağlanıyor. Öteki gruba deniliyor ki, "Bu ilacın bu hastalığı tedavi ettiği söyleniyor. " Bu grupta ise % 25 olumlu sonuç veriyor.
 
   Gerçekten insan pozitif düşünür ve bu düşünce gücünü, güçlü bir şekilde kullanırsa fizik kurallarına aykırı sonuçlar yaratılabiliyor. Örneğin Anthony Robbins, "Zihin Devrimi" adlı seminerinde, insanların beyinlerini nasıl kullanabileceklerini, kişisel enerjilerini en üst düzeye nasıl ulaştırabileceklerini, nasıl yemek yiyeceklerini ve nasıl nefes alacaklarını öğretiyor. Seminer sonunda katılanları yanar kömür üzerinde yürütüyor. Bazıları 3-4 metre, bazıları 13 metre yürüyebiliyorlar . Ateşin kendilerini yakmayacağına inananlar, ateş üzerinde yürüyebiliyor, yakacağına inananlar ise ağlayarak bundan vazgeçiyorlar. Yanan kömür üzerinde yürümeyi başaranlar, alkol ve eroin bağımlısı iseler bundan vazgeçiyorlar. Demek ki, alkol ve uyuşturucu bağımlılarında aşağılık duygusu bulunuyor, ateş üzerinde  yürüyerek kendilerine olan saygılarını ve güven duygularını yeniden kazanmış oluyorlar. Yine hepimizin bildiği yogiler, ateşi ağzına atabilmekte, yanan ateş üzerimde çıplak ayakla yürüyebilmektedirler. Türkiye'de ise Rufai tarikatı mensuplarının bir dinsel tören sırasında bir şişi yanaklarının bir tarafından sokup öbür tarafından çıkardıklarını geçmişte bir TV kanalında seyretmiştik. Onlar buna burhan (delil) diyor ve bunun Tanrı'nın ve dinin varlığının bir kanıtı olduğunu söylüyorlar. Ayrıca, inancın, insanda neler yapabileceğini göstermek istiyorlar.
   Pozitif düşüncenin nelere kadir olduğunu başka örneklerle göstermeye çalışalım. Holda Crooks 70 yaşında dağcılığa başlıyor ve dünyanın em yüksek tepelerine çıkıyor. Son 25 yılda Fuji Dağı'nın doruğuna çıkmış en yaşlı kadın olarak tanınıyor. Sabah bizi yataktan kaldıracak bir heyecan ve coşkumuz olması gerekir. Burn 90 yaşında olduğu halde hâlâ zihnini bilemekte, esprilerini canlı tutmakta, sinema ve TV programları yapmaktadır. Granda Moses, 70 yaşında resme başlamış ve 90 yaşında dünyaca ünlü bir ressam olmuştur. Muhiddin-i Arabi, Ilahi Aşk adlı kitabında şunları anlatır: "Endülüs'te İşbiliye'de henüz büluğ çağına girmiş bir çocuk iken 90 yaşında bir kadının hizmetinde bulundum. Kadın, 14 yaşındaki bir kız kadar güzel görünüyordu. Bu yüzden ben yüzüne bakmaya utanırdım."
   William Shakespeare; "Iyi ve kötü diye birşey yoktur, biz onu düşüncelerimizle yaratırız." diyor. Halil Cibran da "Ermiş" adlı eserinde "acıları kendimiz seçeriz" diyor. Beynimizin nasıl çalıştığını anlarsak hem kendimizin terapicisi olur hem de davranışlarımızı değiştirme yeteneğini kazanarak olağanüstü şeyler yapabiliriz. Yeter ki buna önce kendimiz inanalım. Everett Dirksen, "Yaşam durağan değildir, düşüncelerini değiştirmeyenler düşkün evindeki yaşlılarla, mezarlıktakilerdir." der. Helen Keller diyor ki "Hayat ya cesur bir denemedir ya da hiçbir şeydir. Hata yapmayanlar, hiçbir şey yapmayanlardır." Emerson da "Davranışlarınızdan utanıp sıkılmayın, hayatın tamamı bir denemedir." demiştir. Geçen yıl yaptığınız bir hatayı düşünürseniz, üzülürsünüz fakat hataların, başarı deneyimlerinin bir parçası olma olasılığı vardır.
   Gerçekten ararsak, her insanın bir hata ve kusurunu bulabiliriz. Benim birşey dikkatimi çekiyor. O da çoğunlukla insanların, bir kişinin yaptığı 99 iyiliği görmeyerek 1 hatasına yoğunlaşıp onu silip atarak kötü bir insan olarak nitelendirmeleridir. Olsa birey, belki yaptıklarından pişmandır ve o hata, onu belki daha da olgunlaştırmıştır. Bu yüzden ona bundan sonraki hayatında daha iyi bir insan olma şansı vermek gerekir. Bunları düşünürken aklıma Hindistan'daki Kova Hikayesi geldi. Hizmetçinin birisi efendisinin evine iki kova ile su taşırmış, fakat kovalardan birisi sağlam diğeri ise delikmiş. Bir gün delik kova dile gelerek hizmetçiye şunları söylemiş:" Sağdaki kova sağlam ve hiç suları dökülmüyor. Oysa ben delik bir kovayım, eve varıncaya kadar sularımın yarısı boşalıyor ve seni efendine karşı mahçup ediyorum, bundan son derece üzgünüm." Fakat birkaç ay sonra, kuyu ile ev arasında ve delik kovanın bulunduğu tarafta çok muazzam bir yeşillik ve çimenlik meydana gelirken sağlam kovanın tarafı kupkuru kalmış. Hepimizin kendine özgü kusurları vardır, hepimiz aslında delik kovalarız. Büyük planda hiçbir şey ziyan edilmez. Kusurlarımızda gücümüzü bulduğumuzu bilirsek, biz de güzelliklere sebep olabiliriz.
★★★★★
   Gandhi diyor ki : " Düşünceleriniz pozitif olsun, çünkü düşünceleriniz sözleriniz olur. Sözleriniz pozitif olsun çünkü sözleriniz davranışlarınız olur. Davranışlarınız pozitif olsun çünkü davranışlarınız alışkanlıklarınız olur. Alışkanlıklarınız pozitif olsun çünkü alışkanlıklarınız değerleriniz olur".
★★★★★

0 yorum:

Yorum Gönder

 
;